3 Şubat 2012 Cuma

Katar Türkiye’de büyük oynuyor!



2008’de Sabah-Atv’ye ortak oldular. Hemen ardından Denizbank’ı satın almak için teklif verdiler. Şimdi ise Türk Telekom’un peşindeler. Medya, bankacılık ve telekom sektörüne milyarlarca dolar yatıran Katarlılar’ın bu yatırımlarının perde arkasını Vatan yazarı Ufuk Şanlı inceledi…

Katar’ın yüzölçümü 11 bin 400 km yani Ağrı ilimiz kadar. Nüfusu G.Antep kadar yani toplam 1 milyon 700 bin kişi yaşıyor. Sahip olduğu güçlü petrol ve doğalgaz kaynaklarıyla dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi olan Katarlılar son beş yılda inanılmaz bir ekonomik kalkınmaya imza attı. 2006–2011 arasında yüzde 19 gibi inanılmaz bir büyüme hızı yakalayan Katarlılar, elde ettikleri petro-dolarları değerlendirmek için 2005 yılında Katar Yatırım Otoritesini (QIA) kurdu.

Halen 85 milyar dolarlık aktif büyüklüğü ile dünyanın önde gelen fonlarından birisi olan QIA kriz döneminde Avrupa ülkelerine -özellikle de İngiltere’ye- yaptığı yatırımlarla dikkat çekti. Dev yatırım bankaları Merrill Lynch ve Credit Suisse’dan önemli oranda hisse satın alan Arap yatırımcılar Alman otomotiv devi Volkswagen, İngiliz marketler zinciri Sainsbury's in de ana ortağı konumunda. Londra Borsası’nın da yüzde 15’ini elinde bulunduran Katarlılar son üç yıldır Türkiye’yi de yakından izliyor. 

Şu günlerde yeniden satışa konulan Sabah-Atv’ye 2008’de Çalık Grubu ile ortak olan Katarlılar bu ilginç yatırım için hiç de küçümsenmeyecek bir tutarı (250 milyon USD) gözden çıkardılar. Ticari açıdan son derece anlamsız olan bu yatırımla bir anlamda Ak Parti hükümetine ‘dostluk eli’ uzatan Araplar, bu yıl ise oldukça büyük montanlı alımlar için Türkiye’deler.

Katar’ın en önemli bankası Katar Milli Bankası (NBQ)  Denizbank için nihai aşamaya geçti. Satın alma işleminin 4 ila 6 milyar dolar arasında olması bekleniyor. QIA’nın ise Türk Telekom’un da sahibi olan Oger Telekom’un çoğunluk hisselerini satın almak için teklif vermeye hazırlandığı konuşuluyor.   

Uluslararası ilişkilerde devleşiyor!

Katar Emiri El Tani’nin  ülkesi son beş yılda uluslararası ilişkilerde giderek öne çıkmaya başladı. Özellikle geçen yıl patlak veren ve tüm Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendiren ‘Arap Baharı’nın motor gücü konumunda Katar.

Mısır ve Tunus’ta rejimi değiştiren olayları tetikleyen El Cezire Televizyonu’nun başkent Doha’dan yayın yaptığını aklınızın bir köşesine not edin lütfen. Bölgedeki diktatörlerden bazılarının - Örneğin Muammer Kaddafi bunlardan birisiydi- devrilmesinde psikolojik harekât yetersiz kalınca askeri güç kullanmaktan çekinmedi Emir El Tani. Katar ordusuna bağlı özel kuvvetler Kaddafi yönetimine karşı Libya muhalefetine askeri ve lojistik sağlayarak rejimin devrilmesinde aktif rol oynadı.  

Katarlıların bölgede gözüne kestirdiği son ülke Suriye. Beşşar Esad rejiminin kadın, çocuk ayırt etmeden 6 binin üzerinde insanı öldürmesi üzerine Suriye’ye sert tepki göstererek bu ülkeye askeri müdahale yapılması çağrısında bulunan ilk kişi yine Katar Emiri idi..Bölgeye Arap Birliği gözlemcilerinin davet edilmesinden de Emir’in yadsınamayacak kadar büyük bir payı var.

Katar ,şimdiler de Hamas yönetimine karargah vermeye ve ABD ile Taliban arasındaki barış görüşmelerine evsahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Politik arenada bu kadar öne çıkan bir ülkenin hayati önem taşıyan sektörlere (bankacılık, medya ve telekom) yatırım yapmasını sadece ekonomik gerekçelerle izah edebilir miyiz? Sorunun cevabını size bırakıyorum..  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder