Sayfalar

11 Kasım 2015 Çarşamba

Beni laik kayyumlara emanet ediniz!


Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, 26 Ekim 2015’te zamanlaması son derece manidar ve içeriği oldukça tartışmalı bir karara imza attı. Mahkeme,  Türkiye’nin en büyük altın üreticisi ve vergi rekortmeni Koza İpek Holding’e geçici yönetim (kayyım) atanmasına karar verdi. Mahkemenin verdiği bu karar Anayasa ile güvence altına alınmış olan ‘mülkiyet hakkı’ ve ‘basın özgürlüğü’ açısından kara bir leke olarak tarihe geçti.

Yok böyle bir bağımsızlık!

5’inci Sulh Ceza Hakimliği hukuki açıdan son derece tartışmalı bir bilirkişi raporuyla 2 milyar dolar piyasa değerine sahip bir endüstri devine el koymakla kalmadı. Evrensel hukuka göre tarafsız ve bağımsız kişilerden oluşması gereken kayyım heyetinin tamamını iktidar partisine yakın kişilerden seçerek ne kadar tarafsız (!) olduğunu dost- düşman herkese göstermiş oldu.

Koza İpek Grubu’na ait 22 şirkete atanan geçici yönetim kurulu (kayyım) üyelerinin ne kadar objektif kişiler olduğunu İpek Medya’ya yapılan atamalar ve sonrasında yaşananlarla yakından görme fırsatım oldu. Bu nedenle sizlerle kişisel gözlerimi paylaşmak istiyorum.

Gazeteciler neden direndi?

Geçici yönetim, 28 Ekim sabahı saaat 04.45’te onlarca polis eşliğinde Türkiye’nin dördüncü büyük medya grubuna kapıyı kırarak girdi. Kapıyı kırarak girmelerinin nedeni ise son derece basitti: İpek Medya Grubu avukatları bir gün önce binaya gelen kayyım heyetine Ticaret Sicil Gazetesi’nde isimleri yayınlanmadan resmi olarak göreve başlayamayacaklarını bildirmişti. Kayyım heyeti Ticaret Sicil Gazetesi’nde isimleri çıkmadan binaya girmek ve yönetimi ele almak isteyince de çalışanlar kendilerine giriş izni vermemişti.

27 Ekim’de kapıdan dönen kayyım heyeti sabaha kadar bekleyememiş olmalı ki, ertesi gün sabaha karşı onlarca polisle kapıyı kırarak binayı işgal etti. Polise direnen 2 arkadaşımız gözaltına alındı, birçok gazeteci arkadışımız da yaralandı.

Tamamı Havuz medyasından seçilmiş tarafsız (!) yöneticiler binaya girdiğinde bile resmi bir evrak ve belge ibra edemedi. Ertesi gün Cumhuriyet Bayramı olduğu için mesai yarım gün idi. Saat 12.30’a kadar geçici yönetimin isimlerinin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanmasını bekledik. Ancak yine yayınlanmadı. Dolayısıyla polis zoruya binaya giren ve yayınlara müdahale etmeye çalışan yönetim meşru ve hukuki değildi!

Kayyımların daha ilk günden itibaren tv ve gazete yayınlarına müdahale etmesi, muhalif görüşe sahip gazeteci ve yazarlarla çalışmayacaklarını açıklamaları operasyonun gerçek amacına dair önemli ipuçları taşıyordu. Bina içinde bir polis ordusuyla dolaşan, yayın toplantılarına polislerle girip görüşlerini beğenmedikleri gazetecileri polis marifetiyle toplantıdan çıkaran bu kişilerin tek bir geliş amacı vardı: Türkiye’nin dördüncü büyük medya grubunu susturmak ve İpek Medya’yı havuz denilen o iğrenç medya grubunun bir parçası haline getirmek...

Bir kayyum tecrübesi ve yaşananlar

16 yıllık gazetecilik serüvenimde bu yaşadığım ikinci kayyım vakası... Türk basınında bu kadar büyük bir bilgi birikimine sahip ikinci bir gazeteci olduğunu da düşünmüyorum doğrusu...

Bu nedenle olayları daha sağlıklı değerlendirebileceğim düşünüyorum. Zira daha önce editör ve yazar olarak çalıştığım Vatan Gazetesi de bir süre kayyım tarafından yönetilmişti.  

Şimdi biraz geriye gidelim. Nisan 2011’de Aydın Doğan, Milliyet ve Vatan Gazetelerini 74 milyon dolara Demiören- Karacan Ortaklığına sattı. Türkiye’nin iki önemli gazetesi DK Gazetecilik çatısı altında faaliyetlerine devam etmeye başladı. Ancak kısa bir süre sonra iki aile arasında anlaşmazlıklar başgösterdi. Taraflar arasındaki ihtilaf çözülmeyince ve konu yargıya intikal edince  mahkeme 27 Ağustos 2011’de DK Gazetecilik’e kayyum atadı. Şubat 2012’ye kadar yani yaklaşık 8 ay boyunca gazeteyi resmen kayyum yönetti.

Geçici yöneyim üyelerini bir kez bile yazı işleri toplantısında görmedik. Yayınlara bir kez bile müdahale etmediler. Şirketin mali ve idari işleyişinde zaafiyet yaratmamaya özen gösterdiler. Hal böyle olunca şirketler ne mali ne de marka değeri açısından bir kayba uğramadı. Sosyal demokrat kişiliğe sahip kayyumlar görevden ayrıldığında bile bilgimiz olmadı!

İpek Medya’ya kayyım darbesi

Öte yandan özel yetkili mahkeme tarafından görevlendirilen iktidar yanlısı kayyumlar devraldıkları markaları kısa zamanda itibarsız hale getirdi. Geçici yönetimden önce 104 bin satan Bugün Gazetesi’nin tirajı sadece 10 günde 4 bin 500’e geriledi. Yine benim görev aldığım Millet Gazetesi’nin tirajı da 55 binden 13 bine indi. El konulduğu gün rayting sıralamasında tüm haber kanalları arasında ikinci olan Bugün TV ise şu anda çizgi film kanallarıyla yarışıyor! En çok izlenen 5’inci kanal olan Kanaltürk’ün de durumu pek parlak değil.

İpek Medya’da çalışan 80 gazeteci hiçbir makul gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldı. Daha da ilginç olanı sürekli İslamdan ve ahlaktan dem vuran kayyumların işten çıkardığı bu basın emekçilerinin tazminatlarını ödememek için basın tarihinin en rezil kararlarından birisine imza atması... 

İnsanların işsizlik maaşı almasına bile müsaade etmeyen kayyumlara buradan seslenmek istiyorum;

Ortalama 30 bin TL aylık maaş alıp, akraba ve dostlarınızı yüksek maaşlarla İpek Medya Grubu’na doldurmaya devam edin. Edin ki, nasıl bir ahlakla nasiplendiğinizi sadece bizler değil, tüm dünya görsün...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder