Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, 26 Ekim
2015’te zamanlaması son derece manidar ve içeriği oldukça tartışmalı bir karara
imza attı. Mahkeme, Türkiye’nin en büyük
altın üreticisi ve vergi rekortmeni Koza İpek Holding’e geçici yönetim (kayyım)
atanmasına karar verdi. Mahkemenin verdiği bu karar Anayasa ile güvence altına
alınmış olan ‘mülkiyet hakkı’ ve ‘basın özgürlüğü’ açısından kara bir leke
olarak tarihe geçti.
Yok
böyle bir bağımsızlık!
5’inci Sulh Ceza Hakimliği hukuki açıdan son
derece tartışmalı bir bilirkişi raporuyla 2 milyar dolar piyasa değerine sahip
bir endüstri devine el koymakla kalmadı. Evrensel hukuka göre tarafsız ve
bağımsız kişilerden oluşması gereken kayyım heyetinin tamamını iktidar
partisine yakın kişilerden seçerek ne kadar tarafsız (!) olduğunu dost- düşman
herkese göstermiş oldu.
Koza İpek Grubu’na ait 22 şirkete atanan
geçici yönetim kurulu (kayyım) üyelerinin ne kadar objektif kişiler olduğunu
İpek Medya’ya yapılan atamalar ve sonrasında yaşananlarla yakından görme
fırsatım oldu. Bu nedenle sizlerle kişisel gözlerimi paylaşmak istiyorum.
Gazeteciler
neden direndi?
Geçici yönetim, 28 Ekim sabahı saaat 04.45’te
onlarca polis eşliğinde Türkiye’nin dördüncü büyük medya grubuna kapıyı kırarak
girdi. Kapıyı kırarak girmelerinin nedeni ise son derece basitti: İpek Medya
Grubu avukatları bir gün önce binaya gelen kayyım heyetine Ticaret Sicil
Gazetesi’nde isimleri yayınlanmadan resmi olarak göreve başlayamayacaklarını
bildirmişti. Kayyım heyeti Ticaret Sicil Gazetesi’nde isimleri çıkmadan binaya
girmek ve yönetimi ele almak isteyince de çalışanlar kendilerine giriş izni
vermemişti.
27 Ekim’de kapıdan dönen kayyım heyeti sabaha
kadar bekleyememiş olmalı ki, ertesi gün sabaha karşı onlarca polisle kapıyı
kırarak binayı işgal etti. Polise direnen 2 arkadaşımız gözaltına alındı,
birçok gazeteci arkadışımız da yaralandı.
Tamamı Havuz medyasından seçilmiş tarafsız
(!) yöneticiler binaya girdiğinde bile resmi bir evrak ve belge ibra edemedi.
Ertesi gün Cumhuriyet Bayramı olduğu için mesai yarım gün idi. Saat 12.30’a
kadar geçici yönetimin isimlerinin Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanmasını
bekledik. Ancak yine yayınlanmadı. Dolayısıyla polis zoruya binaya giren ve
yayınlara müdahale etmeye çalışan yönetim meşru ve hukuki değildi!
Kayyımların daha ilk günden itibaren tv ve
gazete yayınlarına müdahale etmesi, muhalif görüşe sahip gazeteci ve yazarlarla
çalışmayacaklarını açıklamaları operasyonun gerçek amacına dair önemli ipuçları
taşıyordu. Bina içinde bir polis ordusuyla dolaşan, yayın toplantılarına
polislerle girip görüşlerini beğenmedikleri gazetecileri polis marifetiyle
toplantıdan çıkaran bu kişilerin tek bir geliş amacı vardı: Türkiye’nin
dördüncü büyük medya grubunu susturmak ve İpek Medya’yı havuz denilen o iğrenç
medya grubunun bir parçası haline getirmek...
Bir
kayyum tecrübesi ve yaşananlar
16 yıllık gazetecilik serüvenimde bu yaşadığım
ikinci kayyım vakası... Türk basınında bu kadar büyük bir bilgi birikimine
sahip ikinci bir gazeteci olduğunu da düşünmüyorum doğrusu...
Bu nedenle olayları daha sağlıklı
değerlendirebileceğim düşünüyorum. Zira daha önce editör ve yazar olarak
çalıştığım Vatan Gazetesi de bir süre kayyım tarafından yönetilmişti.
Şimdi biraz geriye gidelim. Nisan 2011’de
Aydın Doğan, Milliyet ve Vatan Gazetelerini 74 milyon dolara Demiören- Karacan
Ortaklığına sattı. Türkiye’nin iki önemli gazetesi DK Gazetecilik çatısı
altında faaliyetlerine devam etmeye başladı. Ancak kısa bir süre sonra iki aile
arasında anlaşmazlıklar başgösterdi. Taraflar arasındaki ihtilaf çözülmeyince
ve konu yargıya intikal edince mahkeme
27 Ağustos 2011’de DK Gazetecilik’e kayyum atadı. Şubat 2012’ye kadar yani
yaklaşık 8 ay boyunca gazeteyi resmen kayyum yönetti.
Geçici yöneyim üyelerini bir kez bile yazı
işleri toplantısında görmedik. Yayınlara bir kez bile müdahale etmediler.
Şirketin mali ve idari işleyişinde zaafiyet yaratmamaya özen gösterdiler. Hal
böyle olunca şirketler ne mali ne de marka değeri açısından bir kayba uğramadı.
Sosyal demokrat kişiliğe sahip kayyumlar görevden ayrıldığında bile bilgimiz
olmadı!
İpek
Medya’ya kayyım darbesi
Öte yandan özel yetkili mahkeme tarafından
görevlendirilen iktidar yanlısı kayyumlar devraldıkları markaları kısa zamanda
itibarsız hale getirdi. Geçici yönetimden önce 104 bin satan Bugün Gazetesi’nin
tirajı sadece 10 günde 4 bin 500’e geriledi. Yine benim görev aldığım Millet
Gazetesi’nin tirajı da 55 binden 13 bine indi. El konulduğu gün rayting
sıralamasında tüm haber kanalları arasında ikinci olan Bugün TV ise şu anda
çizgi film kanallarıyla yarışıyor! En çok izlenen 5’inci kanal olan
Kanaltürk’ün de durumu pek parlak değil.
İpek Medya’da çalışan 80 gazeteci hiçbir
makul gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldı. Daha da ilginç olanı sürekli
İslamdan ve ahlaktan dem vuran kayyumların işten çıkardığı bu basın
emekçilerinin tazminatlarını ödememek için basın tarihinin en rezil
kararlarından birisine imza atması...
İnsanların işsizlik
maaşı almasına bile müsaade etmeyen kayyumlara buradan seslenmek istiyorum;
Ortalama 30 bin TL aylık maaş alıp, akraba ve
dostlarınızı yüksek maaşlarla İpek Medya Grubu’na doldurmaya devam edin. Edin
ki, nasıl bir ahlakla nasiplendiğinizi sadece bizler değil, tüm dünya görsün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder