10 Ocak ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ birçok gazeteci için oldukça dramatik
bir gün oldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) geçen yıl 559 gazetecinin
işten çıkarıldığını açıkladı.
83 gazeteci ise hükümet ve patronajdan gelen baskılar sebebiyle istifa
etmek zorunda bırakıldı. Dolayısıyla 642 Türk gazeteci “10 Ocak Çalışan
Gazeteciler Günü”ne işsiz girdi.
Hala çalışan gazetecilerin halinin de pek iyi olduğu söylenemez. Her geçen
gün şiddetini daha da arttıran hükümet baskısı altında varlıklarını sürdürmeye
çalıştıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Erdoğan’ın kendisine yönelik ‘darbe girişimi’ olarak tanımladığı 4 eski
bakanın 130 milyon dolar rüşvet aldığını belgelerle ortaya koyan 17-25 Aralık
Yolsuzluk Soruşturması hakkında haber yapan gazeteciler hakkında şu ana kadar
131 dava açıldı. Gazeteciler ortalama 18.5 yıl hapis cezası istemiyle
yargılanıyor.
Hükümetin konuşulmasından hoşlanmadığı 30’dan fazla konu hakkında
mahkemelerin yayın yasağı kararı aldığını hatırlatmamıza gerek bile yok.
Hükümet ve gizli servisin muhalif gazetecileri yasadışı yollardan izlediği ise
herkesin malumu.
HABERE ERİŞİM SORUNU
Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’na göre ‘dünyanın
en özgür basını Türkiye’de..’
Bugün Paris’te Türkiye adına ifade özgürlüğüne destek vermek için yürüyüş yapan Davutoğlu’na göre Türkiye’de basın o kadar özgür ki, Başbakanın canını sıkan bir soru sorsanız bile evinize güven içinde gidebiliyorsunuz...
Erdoğan’ın ‘Yeni Türkiye’sinde basın özgürlüğü o kadar ileri düzeyde ki,
Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri ve Sağlık Bakanlıkları düzenledikleri
basın toplantılarına muhalif gazetecileri almıyor. Sözcü, Cumhuriyet,
Taraf, Evrensel, Zaman, Bugün gazeteleri ile STV, Bugün TV, Halk Tv, Artı 1 TV
ve Cihan Haber Ajansı devletin en önemli kurumlarının toplantılarını
izlemeyemiyor.
Toplantıları izlemesine izin verilen basın kuruluşlarına ise soru sorma
hakkı verilmiyor. Sorulacak sorular önceden alınıyor ve uygun
gazetecilere söz hakkı veriliyor. Bu gazetecilerin çok büyük bir bölümünün
hükümet destekçisi olduğunu söylememize ise sanırım gerek yok!
BİREYSEL BASKILAR ARTIYOR
Erdoğan’a yakın işadamları tarafından kontrol edilen gazete ve tv’lerde
muhalif medya patronları ve gazetecilerin hedef gösterilmesi ise artık sıradan
hale geldi.
Hükümeti eleştiren medya kuruluşları ‘Darbeci’ , ‘Dış güçlerin maşası’ veya
‘hain’ olmakla suçlanıyor. Medya patronlarının ‘ihanet suçundan yargılanacağı’
ve tüm malvarlıklarına el konulacağı hükümet yanlısı gazeteciler tarafından tv
ekranlarından açıkça söyleniyor.
Erkek muhalif gazeteciler sosyal medya üzerinden ölüm veya hapis ile tehdit
edilirken, kadın gazeteciler ‘tecavüz’ ile korkutulmak isteniyor.
Bu da yetmiyor. Sosyal medya üzerinden yaptığınız eleştiriler yüzünden
işten atılıyor, gözaltına alınabiliyorsunuz. Meslektaşımız Sedef Kabaş’ın
başına gelenler bunun en açık örneği...
KÜPÜRDEN İDDİANAME DÖNEMİ
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Grubu Genel
Yayın Yönetmeni Hidayet Karaca’nın tutuklandığı 14 Aralık 2014 operasyonu ise
başlı başına bir skandal. Dumanlı, Karaca ve bir grup gazeteci Genelkurmay
Askeri İstihbaratı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) uyarısı üzerine
polis teşkilatının takibe aldığı ve daha sonra da üst düzey yöneticilerini
tutukladığı ‘Tahşiyeciler Grubu’nun şikayeti üzerine bir sabah apar topar
gözaltına alındı.
Tahşiyeciler Grubu lideri Mehmet Doğan, 20 Aralık 2014’te CNNTürk’e verdiği
röportajda El Kaide’nin eski lideri Usame Bin Ladin’e olan hayranlığını açıkça
dile getirdi. Dolayısıyla Türkiye tarihinde ilk kez terör sempetizanlarının
şikayeti üzerine gazeteci tutuklamak da bu hükümete nasip oldu!!
Yarın devam edeceğiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder